1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Güneş panelleri ihracını küçümsemek
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Güneş panelleri ihracını küçümsemek

Rüzgârdan enerji üretme kapasitesini yüzde 28 artışla 3000 megawatt (MW) düzeyine çıkaran Türkiye, Avrupa`da ilk 10`a girdi.

Peki yeterli mi? Hükümetin 2023 hedefinin 20 bin MW, 7-8 yılda alınan yolun 3000 MW olduğunu söyleyelim, bu soruya siz cevap verin.

Her neyse, yeterli bulmasak da rüzgâr enerjisinden yararlanma konusunda gelinen noktayı küçümsememek lazım. Çünkü 2013 yılında elektrik fiyatlarının beklentilerin altında kalmasında bu 3000 MW`lik bu rüzgâr kapasitesinin de epey rolü var.

Evet, rüzgârda durum bu. Gelelim enerjide son yılların bir başka popüler gündem maddesine, yani güneşe...

Türkiye`de ciddiye alınabilir düzeydeki güneş santrali sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Rüzgârda olduğu gibi güneş santrallerinde de teçhizat konusunda Türkiye dışa bağımlı. Ama yurt içinde güneş paneli üretimi yatırımları da var. En önemli yatırımlardan biri, Gaziantep`te kurulu SolarTürk tesisleri.

Şirket`in Yönetim Kurulu Başkanvekili Osman Özberk geçtiğimiz günlerde Enerji Günlüğü`ne güneş paneli ihracatına başladıklarını açıkladı. İlk sevkıyat ise bu alanda hem teknolojisiyle hem de yüksek kurulu gücüyle öne çıkan ülkelerden Almanya`ya yapıldı.

Tamam, ithal girdi kullanımı yüksek bir üretim yapılıyor ama "bunlar montajcı" diye küçümsemeyin. Daha Türkiye`de güneşten doğru dürüst elektrik üretilemezken, güneş paneli ihracatı yapmak az şey değil.

Ayrıca montajla başlamazsanız neyle başlayacaksınız? Dünyada 10-12 üreticinin yüzde 90`ını karşıladığı çip kısmından mı? Yoksa Dow ve Bridgestone gibi, her yıl milyonlarca dolarlık Ar-Ge çalışması yapan dünya devlerinin ürettiği petrokimya bileşenlerinden mi?

Elde ne varsa onlarla... Sonra yavaş yavaş yerli girdi oranını yükseltirsiniz. SolarTürk yetkilisi Osman Özberk, halen yüzde 70`ler düzeyinde ithal girdi kullanıldığını, bunu birkaç yıl içinde yüzde 55-60`lara düşürmenin çok da zor olmadığını belirtiyor. Ancak bunun için ciddi firmaların devreye girmesi gerektiğini anlatıyor.

Doğru söylüyor... Üç beş kuruşluk Ar-Ge desteği alıp medyada haber olacak kadar bir çalışma yürütecek, ancak bunu bir türlü ticarileştiremeyecek girişimler hayal kırıklığından öteye gitmez.
Ve güneş panellerinin Türkiye`de rahatlıkla üretilebilecek bazı parçaları var. Ribbon denilen, bakır-gümüş alaşımlı çok ince iletim telleri örneğin.

Ya da "eva" denilen ve panelin güneş hücresiyle cam yüzeyini lamine eden ya da yapıştıran şeffaf ince plastikler...

Daha sayılabilecekler var ama ayrıntıya boğmayalım.

Sonuç itibariyle güneşten elektrik üretme çalışmaları Türkiye`de sadece elektrik maliyetlerini, dolayısıyla ekonomideki toplam mal ve hizmet üretim maliyetlerini aşağıya çekmekle kalmayacak. Aynı zamanda çok spesifik yeni üretim kollarının oluşmasını da beraberinde getirecek.
Hadi bakalım, hem elektrik maliyeti düşsün hem de bunu yapmaya çalışırken yurtdışına daha az döviz çıksın. Ve önümüzdeki dönemde bu konularda, üretime-yatırıma dönük yeni müjdeli haberler gelmesi sizleri şaşırtmasın...

Ne dersiniz? Güneşin zaptı yakın mı? Tamam, diyelim ki biraz uzak. Ama yola çıkmak için geç bile kalındı.


Önceki ve Sonraki Yazılar