Ticaret Bakanlığı’nın bireysel yurt dışı alışverişlerine yönelik yeni düzenlemesiyle vergi muafiyeti sınırı 30 ABD doları olarak belirlendi. Resmî açıklamada bu uygulamanın amacı “yerli üreticiyi korumak” olarak sunulsa da, düzenlemenin tüketici haklarını zedeleyeceği, kayıt dışılığı teşvik edeceği ve piyasada dengesizlik yaratacağı yönünde ciddi endişeler var.
⸻
Gerçekçi Olmayan Bir Sınır
Günümüz küresel fiyatları dikkate alındığında, 30 dolarlık sınır neredeyse hiçbir anlamlı ürün için yeterli değil:
• Bir kitap seti: 35–50 USD
• Orta seviye bir Bluetooth kulaklık: 45–70 USD
• Basit bir spor ayakkabı: 60–100 USD
Örneğin bir termik santralin kontrol odasında kullanılan yazılım, donanım ve cihazların yenilenmesi gerektiğinde, bu parçaların yurt dışından temininde 30 dolarlık sınır ciddi gecikmelere ve zaman kaybına neden olabilir. Bu da üretim kaybı, iş gücü ve maddi açıdan büyük zararlara yol açabilir.
Avrupa Birliği’nde bu sınır 150 Euro, ABD’de ise 800 USD’dir. Türkiye’nin bu denli düşük bir limit belirlemesi yalnızca tüketiciyi değil, lojistik ve dijital ticaret sektörlerini de olumsuz etkiliyor.
⸻
Yapısal Sorunlar ve Muhtemel Tepkiler
1. Vergi Adaletsizliği
• Aynı ürün için farklı satın alma yollarında ciddi fiyat farkları oluşacak.
• Doğrudan sipariş verene yüksek vergi yükü, bavul ticaretine ise neredeyse sıfır denetim uygulanacak.
2. Kayıt Dışı Ekonominin Artması
• Sosyal medya üzerinden kurulan “toplu alım grupları”, bireysel kuryeler ve üçüncü taraf taşıyıcılar yaygınlaşacak.
3. Yurt Dışı Seyahatlerin Alışveriş Odaklı Hale Gelmesi
• “Yolcu beraberi eşya” istisnası nedeniyle alışveriş amaçlı kısa süreli yurt dışı seyahatler teşvik edilecek.
4. Yerli Üretime Katkısı Tartışmalı
• Tüketici birçok ürünü fiyat avantajından değil, bulunabilirlikten dolayı yurt dışından temin ediyor.
• Mikroçip, teknik kitaplar ya da özel tekstil ürünleri gibi bazı kalemler Türkiye’de üretilmiyor.
⸻
Alternatifler ve Yapıcı Çözüm Önerileri
1. Limit Gerçekçi Bir Seviyeye Çekilmeli
• 150–200 USD arası bir eşik hem tüketici hem de devlet açısından daha dengeli olur.
• Alternatif olarak, yıllık veya aylık toplam harcama kotası getirilebilir.
2. Gümrük Süreçleri Dijitalleştirilmeli
• Karmaşık ve zaman alıcı işlemler, sadeleştirilmiş dijital sistemlerle kolaylaştırılmalı.
• Vergi hesaplamaları anlık ve otomatik hâle getirilmeli.
3. Yerli Üretim Teşvikle Güçlendirilmeli
• Rekabet yasaklarla değil, kalite ve tasarımla kazanılır.
• Ar-Ge, tasarım ve maliyet desteği artırılmalı.
4. Stratejik Ürünler İçin Muafiyet Tanınmalı
• Türkiye’de üretilemeyen veya erişilemeyen ürünler için vergisiz alım hakkı sağlanmalı.
⸻
Yasakçılık Yerine Adaletli Ticaret
Vergi politikası bir denge işidir. Devletin gelirini artırma isteği, tüketici hakkı ve ekonomik rasyonalite göz ardı edilerek yürütülürse; sonuç güvensizlik, kaçış yolları ve kayıt dışılık olur.
Korumacılık, tüketiciyi sınırlamakla değil, yerli üretimi cazip kılmakla mümkündür.
Çözüm; engellemekte değil, yönlendirmekte.
⸻
Siz ne düşünüyorsunuz?
30 dolar sınırı gerçekten yerli üretimi korur mu, yoksa tüketiciyi daha çok mağdur mu eder?
Görüşlerinizi paylaşın, birlikte tartışalım.
⸻
Bu makale, tüketici hakları, dijital ekonomi ve vergi adaleti çerçevesinde bir değerlendirme sunmaktadır. Uygulamanın teknik detayları için Ticaret Bakanlığı’nın resmî açıklamaları referans alınmalıdır.