1. YAZARLAR

  2. Dr. Nejat TAMZOK

  3. Kömürde 2023 hedefi tutar mı?
Dr. Nejat TAMZOK

Dr. Nejat TAMZOK

Yazarın Tüm Yazıları >

Kömürde 2023 hedefi tutar mı?

Türkiye`nin bir yılda tükettiği enerji miktarı son yirmi yılda yüzde 113 arttı. Ülke içinde üretebildiğimiz enerji ise aynı dönemde sadece yüzde 29 oranında arttırılabildi.

Yirmi yıl önce enerji ihtiyacımızın yaklaşık yarısını yerli kaynaklarımızdan sağlayabilirken, bugün neredeyse dörtte üçünü dışarıdan ithal etmek zorundayız.

Bu tablonun sonucunda, enerji ithalat faturamız da giderek kabarmakta. Son 5 yılda enerji ithalatına ödediğimiz döviz 240 milyar dolar. Bu miktar, aynı dönemde yapılan toplam ithalatın yaklaşık dörtte birine karşılık geliyor.

Artan enerji ithalatının, cari açığın da giderek artması yönünde son derece etkili olduğu, enerji ithalatının Türkiye ekonomisinin yumuşak karnını oluşturduğu, bugün artık herkes tarafından açıkça görülüyor.

Yerli enerji üretiminin hızla arttırılması, Türkiye için her zamankinden daha önemli. Ancak Türkiye, enerji kaynakları bakımından çok da şanslı bir ülke değil. Petrol ve doğal gaz kaynakları son derece sınırlı. Rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklar ise günümüzdeki maliyet düzeyleriyle enerji talebine sınırlı bir oranda katkı yapabiliyor.

3500 MW`LİK KÖMÜR SANTRALİ HEDEFİ

Bununla beraber, ülkemizde önemli sayılabilecek kömür kaynakları bulunmakta. Söz konusu kaynakların harekete geçirilmesi, enerji bağımlılığına bir ölçüde çare olabilir.

Devlet de böyle düşünmüş olmalı ki, bu konu enerjiyle ilgili strateji belgelerine de taşındı. Örneğin, 2009 tarihli Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi’nde; "Bilinen linyit kaynakları ve taşkömürü kaynakları 2023 yılına kadar elektrik üretimi amacıyla değerlendirilmiş olacaktır. Bu amaçla elektrik üretimine uygun yerli linyit ve taşkömürü sahalarının, elektrik üretimi amaçlı projelerle değerlendirilmesi uygulaması sürdürülecektir" denilmekteydi.

Aynı çerçevede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2010-2014 Stratejik Planı’na da beş yıl içerisinde toplam 3.500 MW büyüklüğünde yerli kömür yakıtlı termik santralın tamamlanması hedefi konuldu.

YERLİ KAYNAKLARIN PAYI AZALIYOR

Ancak, tam tersine, yerli kömürlerimizin enerji ihtiyacımızı karşılamadaki payı hızla gerilemekte. Taşkömürü üretimimizin toplam enerji ihtiyacımızı karşılama oranı yüzde birin altına inmiş durumda. Linyit üretimimiz ise toplam enerji talebinin sadece yüzde 14’ünü karşılayabilmekte.

Elektrik üretim kurulu gücü içinde yerli kömürün payı yirmi yıl önce yüzde 30’un üzerindeyken bugün yüzde 13 düzeyine kadar geriledi. Kurulu güç içerisinde ithal kaynak oranı ise yüzde 40’lara dayandı.
Beş yılda 3.500 MW yerli kömür yakıtlı santral hedefi tutmadı. Son sekiz yılda yerli kömüre dayalı büyük ölçekli herhangi bir elektrik santralı işletmeye alınamadı. Söz konusu dönemde devreye alınan yerli kömür santralları, topu topu 40-50 MW büyüklüğündeki küçük ölçekli otoprodüktör santrallar oldu.

GERÇEK KÖMÜR POTANSİYELİNİ BİLMEK

Öyleyse, bugün geldiğimiz nokta itibariyle Strateji Belgesi ile konulan hedef ulaşılabilir bir hedef midir? Bilinen kömür kaynaklarımız 2023 yılına kadar elektrik üretimi amacıyla değerlendirilebilir mi? Yerli kömürlerimizin, hızla artan enerji talebimize ne ölçüde katkısı olur?
Bu soruları cevaplayabilmek için; 2023 yılındaki elektrik talebini ve elektrik üretim amaçlı kullanabileceğimiz gerçek kömür potansiyelimizi bilmemiz gerekir.

KÖMÜRE DAYALI TESİSLER YAŞLI

Türkiye’nin 2014 yılı başındaki elektrik kurulu gücü toplam 64.044 MW büyüklüğünde. Kurulu gücün yüzde 40’a yakın kısmında ithal doğal gaz kullanılmakta. Yerli kömürün payı ise 8.515 MW ile yüzde 13 oranında. Yerli kömüre dayalı kurulu gücün ortalama yaşı bugün yirmi üç. 2023 yılında geldiğimizde ortalama yaş otuz üç olacak.

Kurulu güçteki yıllık artış oranı son on yılda yüzde 6,5 düzeyinde. Aynı hızda artmaya devam ederse elektrik kurulu gücü 2023 yılında yaklaşık 120.000 MW düzeyine ulaşacak.

YERLİ ORANINI KORUMAK İÇİN ASGARİ 7500 MW`LİK YATIRIM

2023 yılında elektrik üretim kurulu gücü içinde yerli kömürün payını yirmi yıl önceki yüzde 30 düzeyine çıkarabilmek için önümüzdeki on yılda 27.500 MW, on yıl önceki yüzde 18 düzeyine çıkarabilmek içinse 13.000 MW yeni kurulu gücü işletmeye almamız gerekiyor. Yerli kömürün 2023 yılındaki payını bugünkü yüzde 13 düzeyinde tutabilmek için bile kömüre dayalı mevcut kurulu güce ilave olarak 7.500 MW yeni gücün devreye alınması lazım.

YETERLİ İŞLETİLEBİLİR KAYNAK VAR MI?

Peki, bu kapasiteler için yeterli işletilebilir kömür rezervimiz var mı?
Türkiye’nin kömür rezervi, 1,3 milyar tonu taşkömürü ve 13,9 milyar tonu ise linyit olmak üzere toplam 15,2 milyar ton olarak açıklanmakta. Bu miktarın yaklaşık 8,5 milyar tonunun elektrik üretim amacıyla kullanılma potansiyeli taşıdığı söylenebilir. Yaklaşık 2 milyar tonunun mevcut santrallar için kullanılacağı dikkate alındığında yeni santrallar için kalan potansiyelin yaklaşık 5,5 milyar ton olabileceği anlaşılıyor.

KÖMÜR REZERVLERİ NERELERDE YOĞUNLAŞIYOR?

Bu rezervin yaklaşık yüzde 80’i toplam dört kömür sahasında bulunuyor. Bunlar; Afşin-Elbistan, Konya-Karapınar, Afyon-Dinar ve Eskişehir-Alpu sahaları. Söz konusu sahaların termik santral potansiyeli yaklaşık 14.000 MW büyüklüğünde.

Bunların yanında; Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu tarafından termik santral kurma şartıyla özel sektöre devredilen kömür sahaları bulunmakta. Bunlar arasında; Bolu-Göynük, Eskişehir-Mihalıççık, Adana-Tufanbeyli, Kütahya-Domaniç ve Bingöl-Karlıova sahaları ile Bursa ve Manisa-Soma Havzası’nda bazı sahalar bulunmakta.

Türkiye Taşkömürü Kurumu tarafından benzer bir yöntemle özel sektöre devredilen Zonguldak-Amasra B taşkömürü sahası da bu kapsamda değerlendirilebilir. Bunlardan beklenen toplam kurulu güç yaklaşık 2.500 MW kadar.

Manisa-Soma, Çayırhan ve Trakya’da kamu kuruluşlarının elindeki sahalar ile özel sektörün elinde bulunan diğer sahalarda ise yaklaşık 3.500 MW termik santral potansiyeli bulunmakta.

Dolayısıyla, bugün itibariyle yerli kömüre dayalı toplam santral potansiyelimiz yaklaşık 20.000 MW düzeyinde.

Tüm bu potansiyelin harekete geçirilmesi ve 2023 yılında elektrik üretebilecek noktaya getirilebilmeleri için yaklaşık 25-30 milyar dolar, yani yılda 2,5-3 milyar dolar yatırım ihtiyacı bulunmakta.

Söz konusu potansiyel önümüzdeki on yıllık dönemde termik santrala dönüştürüldüğünde, 2023 yılında yerli kömüre dayalı kurulu güç toplam gücün yaklaşık dörtte birini oluşturacak.

POTANSİYEL VE GERÇEKLER

Ama bunlar potansiyel.
Şimdi, bir de gerçeklere bakalım. Türkiye kömür rezervinin yaklaşık üçte birine sahip olan Afşin-Elbistan Havzası’nda toplam 2.795 MW büyüklüğünde iki adet termik santral bulunmakta. Havzada, yeni elektrik santrallarının tesis edilmesi yıllardır gündemde.

Ancak, bırakın yeni santral kurmayı mevcut santralların ikisini birden besleyebilecek kömür sahaları dahi hazırlanabilmiş değil. Finansman zorlukları var. Çeşitli finansman modelleri denendi, başarılı olmadı. Son zamanlarda, milletlerarası işbirliğini de içeren bir kamu-özel ortaklığı modeli üzerinde girişimlerde bulunuldu. Ancak, yine sonuç alınamadı. Benzeri girişimler sürdürülmekte.

Bu havza için, sürdürülebilir bir finansman modelinin bulunarak, yaklaşık 6.000 MW büyüklüğündeki santral ünitelerinin tamamını 10 yıl içerisinde işletmeye almayı beklemek biraz fazla iyimserlik olur. Finansman zorluklarının yanında; çevresel problemler ya da hidrojeoloji gibi ciddi teknik sorunlar havzanın kısa sürede hazırlanmasına engel olacaktır.

DİNAR VE ALPU: GELİŞTİRİLMEMİŞ SAHALAR

Son dönemde gündeme gelen ve ciddi kömür rezervi olduğu düşünülen Konya-Karapınar, Afyon-Dinar ve Eskişehir-Alpu sahalarının kömür rezervleri ise henüz tam olarak geliştirilmiş bile değil. Afşin-Elbistan için mevcut olan teknik, ekonomik/finansal ve çevresel sorunların çok daha fazlası bu sahalar için söz konusu.

RODÖVANS BEDELLERİ YÜKSEK

Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu tarafından, termik santral kurma şartıyla özel sektöre devredilen kömür sahaları ise diğerlerine göre biraz daha fazla umut vadetmekte. Bu sahaların hemen tamamında özel firmalar tarafından santral kurma çalışmalarına başlanmış görünüyor. Bunlardan ikisinde santral bacaları fiilen yükselmeye başlamış.

Bolu-Göynük Sahası’nda 270 MW gücündeki santral kurulumu sürdürülmekte. Eskişehir-Mihalıççık Sahası’nda ise 145 MW gücündeki akışkan yatak ünitesi tamamlanmak üzere. Bu santralların bir yıl içerisinde üretime başlamaları öngörülüyor. Bu sahalarla ilgili iyimser olmak için belki de en önemli engel, firmaların kamuya ödemeleri gereken yüksek rodövans bedelleri.
Özel sektörün elinde bulunan kömür sahalarında ise Sabancı Holding’in Adana-Tufanbeyli’deki 450 MW projesi ile Polat Elektrik’in Kütahya’da 51 MW büyüklüğündeki projesi dışında şimdilik önemli bir hareket gözlenmemekte.

YABANCILARIN KAÇMA RİSKİ VAR

Türkiye, kömüre dayalı enerji santrallarını kurma konusunda treni kaçırmış gibi görünmekte.
ABD ve Avrupa krizden çıkarken, yabancı sermayenin tüm gelişen piyasalar gibi Türkiye’den de kaçma riski artıyor. Küresel piyasalarda bol para dönemi kapanmakta. Yurtiçinde büyüme hızı geriliyor. Türk parasının değeri hızla düşüyor.
Bu görünüm, önümüzdeki dönemde yerli kömüre dayalı santralların kurulabilmesi konusunda iyimser olabilme imkânını vermiyor.

1970`LERDE BAŞARILDI BUGÜN NEDEN OLMASIN?

Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını bir ölçüde olsun azaltabilmek amacıyla yerli kömüründen daha fazla yararlanabilme imkânlarını her şeye rağmen bulabilir mi?
1970’li yıllarda bu başarılabildi. O dönem, Türkiye, enerji krizini memleketin kömürüyle aştı. Tüm imkânsızlıklara rağmen, o dönemdeki enerji yönetimleri yerli kömür rezervlerini seferber edebildiler. Yapılan çalışmalar sonucunda, 10 yılda yaratılan kömüre dayalı elektrik üretim kapasitesi toplam gücün yaklaşık üçte birine karşılık geliyordu.

1970’li yıllarda yüzde 40’lara varan elektrik üretimindeki ithal kaynak bağımlılığı, yerli kömür kaynaklarının geliştirilmesi yönündeki kamusal tercih sayesinde 1987 yılı geldiğinde yüzde 20’ler seviyesine düşürülebildi. İthal kaynak bağımlılığındaki bu rahatlama 1990’lı yılların sonuna kadar Türkiye ekonomisi üzerinde son derece olumlu etkiler yaptı.
Mevcut ezberlerin dışında bir planlama anlayışıyla aynı başarının bugün de yakalanabilmesi aslında hiç de zor olmayacaktır.

Ankara/Ocak 2014

e-Posta: nejattamzok (at) yahoo.com

Önceki ve Sonraki Yazılar