1. YAZARLAR

  2. Dr. Nejat TAMZOK

  3. Petrol krizi Soma’nın kaderini değiştirdi
Dr. Nejat TAMZOK

Dr. Nejat TAMZOK

Yazarın Tüm Yazıları >

Petrol krizi Soma’nın kaderini değiştirdi

Yazı Dizisi / Soma: Bir Facianın Tarihçesi 4

Soma Havzası’nda 1980’li yıllara kadar 2 milyon tonun altında, mütevazı sayılabilecek bir tüvenan kömür üretimi yapılır. O tarihte ise bir önceki 10 yılda yaşanan petrol krizleriyle gündeme gelen enerji arz güvenliği sorunu durumu değiştirir.

VIII. Soma’nın kaderi değişiyor

Özetle, 1970’lerdeki dünya petrol krizi, Soma Havzası’nın geleceğinde de önemli bir rol oynar. Böylece 1980’lerden itibaren Soma Havzası’nın kaderi ciddi şekilde değişir.

“1960’lı yılların Türkiye’sinde, enerji arz güvenliği kavramı henüz gündemde değildir. Ama ithal petrolün elektrik üretimindeki kullanımı, o dönemde giderek artmaktadır. 1970’lerin başında petrole dayalı elektrik kurulu gücü yüzde 40’ı geçer. Yerli kaynağa dayalı kurulu güç ise hızla düşmektedir.
Çok geçmeden fırtına patlar: Orta Doğu ve İran’daki siyasi gelişmeler petrol krizlerine yol açmıştır. Elektrik üretiminde petrole olan yüksek bağımlılık, 1973 sonrası petrol fiyatlarında ortaya çıkan aşırı artışlarla birleşince, ülkede ağır bir enerji bunalımı ortaya çıkar.
Türkiye, o dönem enerji krizini memleketin kömürüyle aştı: Tüm imkânsızlıklara rağmen, o dönemki enerji yönetimleri yerli kömür rezervlerini seferber ettiler.” (1) 

Seferber edilen kömür rezervlerinin yer aldığı havzalardan biri de Soma Kömür Havzası’dır. O dönemde, enerji bağımsızlığının sağlanmasına yönelik çabalar içerisinde bu havzanın rolü son derece önemlidir.

Ortaya çıkan enerji bunalımını çözmek amacıyla kömür yakıtlı termik santral projeleri gündeme gelir. Ancak, o tarihlerde, bilinen linyit rezervlerinin önemli bir kısmı özel sektörün ruhsatındadır. Buna karşın, özel sektörün linyit üretimindeki payı ise sadece yüzde 30 düzeyindedir (2). Çözüm, yeni bir yasayla gelir. 1978 yılında “2172 Sayılı Devletçe İşletilecek Madenler Hakkında Kanun” yayımlanarak özel sektöre ait çok sayıda linyit sahası elektrik üretiminde kullanılmak üzere TKİ’ye devredilir.

Söz konusu yasayla, işletmesi özel sektörden alınarak devlete devredilen linyit sahası 79 adettir (3).Bu arada, Soma’daki özel firmaların ruhsatında bulunan hemen hemen tüm kömür rezervleri de TKİ’ye devredilir. Devredilen rezervlerin bir kısmı, facianın yaşandığı Eynez bölgesinde bulunmaktadır. Bu bölgede kömür üretimi ilk defa 1946 yılında Şevket Çamlıca tarafından yapılmış, 1947 yılından sonra ise buradaki ocaklar Nadir Hakkı Önen tarafından işletilmiştir. Buradaki kömürlerin TKİ’ye devredilme tarihi 17 Mayıs 1979’dur.

TKİ’nin faaliyetleri, 2172 Sayılı Kanun’la birlikte hız kazanır. Bu düzenleme sonrasında, kömür havzalarında detaylı havza planlamaları yapılarak; Soma, Tunçbilek, Orhaneli, Muğla, Seyitömer, Sivas-Kangal, Beypazarı-Çayırhan ve Afşin-Elbistan gibi önemli kömür üretim projeleri, termik santrallara kömür temin etmek üzere TKİ tarafından hızla devreye sokulur.

Bu arada, Üçüncü Beş Yıllık (1973-1977) Kalkınma Planı’na “elektrik enerjisi üretimine dönük olarak Soma … linyit işletmesinin tevsi edilmesi” hedefi de konulmuştur. Soma Havzası’nın kömürünü yakacak olan 4x165 MW gücündeki Soma B Termik Santralı’nın yapımına 1972 yılında başlanır (4).Santralın ilk ünitesi 1981 ve ikinci ünitesi ise 1982 yılında devreye alınır. Üçüncü ünitenin işletmeye girişi 1985 ve dördüncü ünitenin ise 1986 yılıdır. Santrala, daha sonraki yıllarda iki ünitenin daha ilave edilmesine karar verilir ve bu üniteler de 1992 yılında çalışmaya başlar.
Yılda toplam 6,7 milyar kWh elektrik enerjisi üretecek olan Soma B Termik Santralı’nın yıllık kömür ihtiyacı 8,2 milyon ton olacaktır. Soma Kömür Havzası, bir taraftan santralın kömür ihtiyacını karşılayacak, diğer taraftan ülkenin hızla artmakta olan enerji ihtiyacı nedeniyle ısınma ya da sanayi amaçlı kömürleri de üretecektir. Dolayısıyla, yılda 2 milyon tonun altında mütevazı bir üretim yapılan Soma Havzası, yılda 12-13 milyon tonluk üretim seviyelerine çıkma durumuyla karşı karşıya kalır.

Soma Kömür Havzası’nın “Genel Havza Planlaması” TKİ tarafından hızla yapılır. Havzada; Soma Merkez, Deniş ve Eynez olmak üzere üç üretim bölgesi planlanır. Soma Merkez ve Eynez’de yeraltı ve açık ocak madencilik yöntemleri uygulanacak, Deniş’de ise sadece açık ocak madenciliği yapılacaktır.

Detaylı kömür üretim projeleri yerli mühendisler eliyle hazırlanır. Krediler bulunur. Hazırlıklar hızla tamamlanır. Yılda 2 milyon ton üretim kapasiteli Işıklar açık ocak ve 500 bin ton kapasiteli Işıklar yeraltı projeleri 1982 yılında, 700 bin ton yıllık kapasiteli Önen-Eynez yeraltı projesi 1983 yılında, 525 bin ton yıllık kapasiteli Darkale yeraltı projesi ile 1,5 milyon ton yıllık kapasiteli Deniş-I açık ocak projesi 1985 yılında, 3,3 milyon ton yıllık kapasiteli Deniş-II açık ocak projesi 1987 yılında, 1,5 milyon ton yıllık kapasiteli Soma-Eynez mekanizasyon projesi 1996 yılında devreye alınır. Bu arada, 2,5 milyon ton yıllık kapasiteli Eynez açık ocak projesi –kazanın yaşandığı yeraltı ocağını da kapsayacak şekilde- 2000 yılında hazırlanır. Ancak, yeraltı işletmeciliği tercihi yapılınca, bu proje gerçekleşmez.

Projeler için seçilen makine-ekipman, o günlerde Türkiye madencilik sektöründe kullanılanlarla karşılaştırıldığında son derece modern ve oldukça büyük kapasitelidir. Açık ocaklarda; üst örtü dekapajında 17-20 yd3 kapasiteli elektrikli ya da hidrolik ekskavatörler ve 85 short tonluk kamyonlar, kömür üretiminde ise 10 yd3 kapasiteli ekskavatörler ve yine 85 short tonluk kamyonlar kullanılacaktır.
Bu arada, bu yeni dönemde Soma için uygun idari düzenlemeler de yapılır. Soma üretim bölgesi, 1979 yılında GLİ’den ayrılarak yeni kurulan Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi’ne (ELİ) bağlanır.

Projelerin öngördüğü kömür üretimine geçilir. Üretim hızla artar. 1982 yılı öncesinde 2 milyon tonun altında olan tüvenan kömür üretimi on yıl sonra 1993 yılında ilk defa 10 milyon ton düzeyini geçer. Bu dönemde en fazla üretim, yaklaşık 13 milyon tonla 1999 yılında yapılır.
Bu arada, havzadaki kömür üretiminde açık ocak madencilik yönteminin payı da hızla artmıştır. TKİ’nin işletmeciliğe başladığı 1957 yılında yüzde 9 olan açık ocak payı 1970 yılında yüzde 55’e, 1980 yılında yüzde 70’e, 1990 yılında yüzde 87’ye ve kömür üretiminin tepe yaptığı 1999 yılında ise yüzde 97’ye yükselir. 

Yeni projelerin devreye alınmaya başlandığı 1982 yılından itibaren özel sektörden yeraltı madencilik yöntemiyle yoğun hizmet alımlarının devreye gireceği 2004 yılına kadar geçen 22 yılda TKİ üretimi, yaklaşık 2 milyon ton düzeyinden 12-13 milyon ton seviyelerine kadar yükselmiştir. Buna karşın, aynı dönemde TKİ ocaklarında yaşamını yitirenlerin sayısı sadece 26’dır. 
Bu yıllarda, Soma’daki TKİ ocaklarındaki kaza oranlarının düşmesinde, yeraltı madenciliğine göre kaza riski çok daha az olan açık ocak madenciliğinin daha yoğun uygulanıyor olmasının yanında, işletmelerde daha az emek yoğun teknolojilerin uygulanmış olması da önemli rol oynamıştır. 

Bu dönemde, “TKİ Kurumu Ana Statüsü” 1984 yılında düzenlenmiş ve TKİ’nin kömür madenlerini işleteceği hususunun yanına “işlettirme” hükmü de konulmuştur. Böylelikle, bir taraftan elektrik santrallarına yakıt temin etmek üzere kömür üretim projeleri devam ederken, diğer taraftan 1984 yılından itibaren yoğun bir şekilde rödövans (5) ihalelerine de başlanmış ve TKİ’ye ait atıl kömür sahaları bu yöntemle ihale edilmiştir.

DİPNOTLAR: 
(1) Nejat Tamzok. 2011. “Kaza”nın Ardından: Afşin-Elbistan Linyit Havzası’nın Kısa ve Hazin Tarihi. Cumhuriyet Enerji Dergisi, Sayı:22, s. 10-11.
(2) Turan Dündar. 1980. 2172 Sayılı Devletçe işletilecek Madenler Hakkında Kanun ve Uygulamalar. Türkiye 2. Kömür Kongresi Bildiriler Kitabı, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, s. 6.
(3) Murat Turan. 1983. Madenciliğimizin Tarihsel Gelişimi. Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Ankara, s.1332-1338.
(4) Aynı tarihlerde, Soma B Termik Santralı’nın yanında; Seyitömer, Tunçbilek B, Yatağan, Yeniköy, Kemerköy, Afşin-Elbistan A, Çayırhan, Kangal ve Orhaneli gibi linyite dayalı büyük ölçekli termik santrallar da planlanmış, yapımlarına başlanmış ve daha sonra devreye sokulmuşlardır. Bu şekilde, 1970 yılında yaklaşık 6 milyon ton olan linyit üretimi 1990’lı yıllarda 60 milyon tonların üzerine çıkmıştır.
(5) Rödövans sözleşmesinde, ruhsat sahibi olan madenci işletme iznini devretmekte ve bunun karşılığında rödövans bedeli denilen payı almaktadır.

YARIN: Özelleştirme kömürün kaderini nasıl değiştirdi?

SOMA: BİR FACİANIN TARİHÇESİ / YAZI DİZİSİNİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...



Önceki ve Sonraki Yazılar