1. YAZARLAR

  2. Sabiha KÖTEK

  3. Türkiye ekonomisi Lübnan’a benzer mi?
Sabiha KÖTEK

Sabiha KÖTEK

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye ekonomisi Lübnan’a benzer mi?

Siyasal mezunu arkadaşlarla gittiğimiz Lübnan gezisinden yeni döndüm. Bir zamanlar Ortadoğu’nun gözbebeği olan Lübnan şimdilerde zor günler yaşıyor. Hem toplumsal yaşamı hem de siyasal sistemi dinler ve hatta mezheplere göre düzenlenmiş olan Lübnan büyük bir ekonomik çöküş yaşıyor. Hatta dünyaca ünlü bazı ekonomistler Türkiye ekonomisinin hızla Lübnan’da yaşananlar yönünde ilerlediği uyarısında bulunuyorlar. Peki öyle mi?

Lübnan’da kaldığımız süre içinde bize Maya adında çok akıllı Lübnanlı bir kadın rehberlik etti. Maya, 5 yıl boyunca Türkiye’de de yaşamış ve çok iyi Türkçe konuşuyor. Maya’nın verdiği bilgilere göre, ülke nüfusu 5 milyon. 3 milyon Suriyeli ve 2 milyon da Filistinli mülteci ile ülkenin nüfusu iki kat artmış. Bazı zengin mültecilere meclis gizlice vatandaşlık vermiş. Ama tabi internet çağında hiçbir şey gizli kalamayacağından bu da hemen duyulmuş. Mülteciler için kamplar kurulmuş, bir tanesi yolumuzun üzerindeydi, gördük. Tam bir sefalet içindeydi. Son günlerde bu kamplarda kolera salgınları baş göstermiş. Zengin mekanların etrafındaki dilenciler dışında yaşamın içinde bu mültecilere çok da rastlanmıyor. 

Ülkenin siyasi yapısı mezheplerin nüfusuna orantılı olarak paylaştırıldığı için mültecilerle bozulan müslüman ve hristiyan nüfus dengesi tıpkı 1970’li yıllarda olduğu gibi son dönemde de siyasete doğrudan yansımış. 2019 yılında başlayan halk ayaklanmalarında artan müslüman nüfusun siyasette daha etkin olma talebi ile buna razı olmayan hristiyanların direnişi önemli yer tutuyor. Bir yıllık bir aranın ardından nihayet Eylül ayında kurulan hükümet ise henüz tam olarak işler konumda değil.

100 DOLAR BOZDURUYORSUNUZ MİLYONER OLUYORSUNUZ

Tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşayan ülkenin ulusal para birimi olan Lübnan Lirası kelimenin tam anlamıyla pul olmuş. Bir ABD Doları tamı tamına 39 bin Lübnan Lirası değerinde. 100 dolar bozduruyorsunuz ve milyoner oluyorsunuz. Ülkede asgari ücret 50-60 dolar arasında bir yerlerde. Halkın %45’i asgari ücretle çalışıyor. Fiyatlar ise bu ücretlerle bağdaşamayacak oranda yüksek. Her şey çok pahalı. Örneğin Beyrut’ta bir dükkanda 1 kilo zahterin fiyatı 17 dolar. Fiyatlara bakınca asgari ücretle bir hafta bile yaşamanın çok zor olduğu açık. Lübnanlılar bu durumla, bir kaç işte çalışarak (tabi iş bulabilirse) ve yurtdışındaki yakınlarının gönderdiği dövizlerle baş etmeye çalışıyorlarmış. Çoğu iyi eğitimli olmak üzere Lübnanlıların önemli bir kısmı zaten çoktan yurtdışına çıkmış…

HER YER YANGIN KARASI, HER YER CAM KIRIĞI

Ülkede yaşanan iç savaşın izleri her yerde. Beyrut Limanı’nda 2020’de yaşanan patlama hala dün yaşanmış gibi. Her yer yıkık dökük, her yer yangın karası, her yer cam kırığı… Her ne kadar Maya bize, ’Yaşananlar unutulmasın diye öyle bırakıldı’ diye açıklasa da ülkede bu yıkıntıları giderecek para da yok. Banka sistemi ise en düşük kapasite ile çalışıyor. Döviz işlemlerini neredeyse ortadan kaldıran bankalarda in cin top oynuyor. Her bankanın önünde eli silahlı bir güvenlik görevlisi dışında kimseyi görmedik. 

LÜBLANLILAR EĞLENMEYİ BİLİYORLAR

Lübnan gece hayatı ile ünlü bir ülke. Özellikle Beyrut geceleri dillere destan. Ekonomik kriz öncesi gece hayatını görme imkanım olsaydı bir karşılaştırma yapabilirdim ama öncesini bilmiyorum. Ama eğlenceye ayırdığımız bir gecede gördüğüm kadarıyla, Lübnanlılar gerçekten eğlenmeyi biliyorlar. Parası yeten gecesi 50 doları bulan mekanlarda eğlenirken, yetmeyenler bu mekanların dışında eğleniyor. Halk ayaklanmalarının başladığı son üç yılda ülkede yoksulluk oranı %45 artarak %75’e çıkmış. Dolayısıyla eğlence mekanlarında eğlenenlerin şanslı %25’lik kesimden olduğunu tahmin etmek zor değil.

Kadınlar Beyrut’ta toplum hayatının kalbinde yer alıyor. Her yerdeler ve rahatlar. Kadın olarak insanı rahatsız eden hiç bir durum yaşamadık. Bu konuda Lübnanlılar son derece iyi eğitimliler. 

Eğitim demişken, Beyrut’ta bir Amerikan bir de Fransız üniversitesi var. Maya’nın söylediğine göre, bu üniversitelerde eğitim kalitesi çok yüksek ve dünyanın bir çok yerinden gelen gençler buralarda eğitim görüyor.

ENERJİ KRİZİ ÜLKEYİ KARANLIĞA GÖMMÜŞ

Lübnan’da yaşanan ekonomik krizin en fazla etkilediği ve etkilendiği sektör doğal olarak enerji sektörü. Lübnan’da toplam kapasitesi 2 bin 255 MW olan 8 petrol ürünü fuel oil yakıtlı elektrik üretim santrali bulunuyor. Ancak son dönemde petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle bunlardan sadece iki tanesi çalışır durumdaymış. O da %40 kapasiteyle… 

Ayrıca ülkede hidroelektrik üretimi de var. Toplam 11 adet irili ufaklı hidroelektrik santral bulunuyor. Ancak bunların sadece üç tanesi 20 MW’ın üzerinde bir kapasiteye sahip ve toplam kapasite 300 MW’ı bile bulmuyor. Ülkede hiç rüzgar veya güneş enerji santrali bulunmuyor. Evlerde çatı güneş paneli kurulumları da yok denecek kadar az. Tüm seyahat boyunca sadece 3 binanın çatısında güneş paneli kurulumu görebildim. Oysa Lübnan bol güneşli bir ülke. Çiçeği burnunda hükümet enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için yeni bazı güneş enerjisi projeleri geliştiriyor.

Karadeniz Holding şirketlerinden Karpowership, ülkeye iki enerji gemisiyle elektrik sağlıyordu. Şirket, doğal gaz yakıtlı yüzer gemileriyle ülkenin enerji ihtiyacının dörtte birini karşılıyordu. Ancak açılan davalar ve ödenmeyen faturalar nedeniyle geçen yıl o da son buldu. 

Durum böyle olunca ülke karanlığa gömülmüş durumda. Ulusal şebeke günde yalnızca 2 saat elektrik veriyor. Parası olan jeneratörlerle elektrik ihtiyacını karşılayabiliyor. Olmayan mumlarla idare ediyor. Bir dönem akaryakıt kuyruklarının sonu gelmeyen ülkede akaryakıt kuyruğuna hiç rastlamadık. Hükümetin akaryakıt sübvansiyonlarını kaldırmasıyla bir çok akaryakıt istasyonu zaten kapanmıştı. Kalanlarda da sanırım yüzde 66'nın üzerindeki akaryakıt zammı kuyruk sorununu çözmüş durumda.

Unutmadan, geçen haftalarda Lübnan’ın İsrail ile deniz yetki alanı konusunda vardığı anlaşma henüz imzalanabilmiş değil. Maya’nın dediğine göre, her iki ülkede yapılacak seçimler nedeniyle bu anlaşma askıya alınmış durumda.

Maya bizlere, “Biz Anka Kuşu gibi her zaman küllerimizden yeniden doğan bir ülkeyiz, yine başaracağız” dedi. Umarım Maya bir an önce haklı çıkar.

Önceki ve Sonraki Yazılar