1. YAZARLAR

  2. Sabiha KÖTEK

  3. Uzun ince iş güvenliği yolundayız - Sabiha KÖTEK
Sabiha KÖTEK

Sabiha KÖTEK

Yazarın Tüm Yazıları >

Uzun ince iş güvenliği yolundayız - Sabiha KÖTEK

SABİHA KÖTEK

Elektrik sektörü en yüksek çalışma riski barındıran sektörlerden biri.   Herşeyden önce insan hayatını ilgilendiren iş sağlığı ve güvenliği konusu ne yazıkki hakettiği ilgiyi ancak kazalar olduktan sonra görebiliyor. İş kazaları da nedenleri hızla tespit edip çözüme odaklanmak yerine herkesin birbirini suçladığı, ağıtların uçuştuğu trajik bir tarzda ele alınıyor. Oysa iş sağlığı ve güvenliği, iş kazalarını daha olmadan önleyecek proaktif bir yaklaşımla ele alınması gereken bir konu. Diğer bir deyişle insandan ekipmana uzanan çok katmanlı bir kültür.

Bu kültürün nasıl oluşturulacağı konusu geçtiğimiz üç gün boyunca sektör temsilcileri tarafından Antalya’da tartışıldı. Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) tarafından düzenlenen Elektrik Dağıtım Sektöründe 2. İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi'nde bu konuda bir "önleyici kültür" oluşturmak için daha fırınlar dolusu ekmek yemek zorunda olduğumuzu bir kez daha gördük. İşleri hala gelenek ve kültürün ağır etkisiyle el yordamıyla yürütmeye çalışıyoruz. 

Bu konuda mevzuat tam oluşturulmuş değil. Varolan düzenlemelerin uygulanması konusunda da bazı sıkıntılar var. Ordu Gölköylü TEİAŞ çalışanları bu konuda tipik bir örnek oluşturuyor. Emniyet kemeri takmadan çalışmak istemelerinin altında son derece şaşırtıcı bir sosyo-kültürel neden olduğu ortaya çıkmış.

Meğer Gölköylüler emniyet kemeri takanlara enayi gözüyle bakıyormuş. İçi boş ataerkil zihniyetten beslenen bu traji komik anlayışı kırmanın tek yolu iyi bir eğitim. Katılımcılardan bazılarının ifade ettiği gibi bu konuda milli eğitime çok iş düşüyor. Hatta bu eğitimlerin henüz anaokulunda verilmeye başlaması gerekiyor. Bu konuda olmazsa olmaz olan disiplin ise ancak böylesi uzun bir yolculuğun sonrasında sağlanabilir. Büyük ve vizyonu geniş şirketlerin bu kültürü ve disiplini sağlama konusunda şirket içi eğitimler ve politikalar ürettiklerini ise biliyoruz. 

Mevzuata tam uyan çalışanların bile iş kazası yaptıkları ve meslek hastalıklarına yakalandıkları da bir gerçek. Burada da kullanılan teçhizatın kalitesi, psikolojik faktörler vs devreye giriyor. Geçim derdiyle uğraşan, amirinden sürekli fırça yiyen veya düzgün bir diyalog kuramayan, sahip olduğu yasal haklarını işsiz kalırım kaygısıyla kullanamayan, bildirimlerinin geri dönüşümünü alamayan bir çalışanın mutlu olması ve çalışmalarını güvenli ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi beklenemez. 

Öte yandan iş kazaları ve meslek hastalıkları olması gerektiği gibi tanımlanmış değil. Bu nedenle Türkiye’nin iş kazaları ve meslek hastalıkları oranı son derece düşük görünüyor. Orada da çok fazla övünülecek bir durumda olduğumuz söylenemez.  

İş sağlığı ve kültüründe henüz yolun başında olduğumuzda herkes hemfikir. Buna rağmen getirilen her eleştiri ve durum saptamasına jet hızıyla savunma refleksiyle karşılık verilmesi de son derece dikkat çekiciydi. Sanırım bu da başlı başına bu kültürün oluşmadığının göstergesi…

Sabiha KÖTEK - Enerji Günlüğü
Önceki ve Sonraki Yazılar