1. YAZARLAR

  2. Hüseyin ORTAK

  3. 2020: Enerjiden eğlenceye her şeye pandemi damgası
Hüseyin ORTAK

Hüseyin ORTAK

Köşe Yazarı
Yazarın Tüm Yazıları >

2020: Enerjiden eğlenceye her şeye pandemi damgası

Bir yılbaşı gecesi daha yaklaşıyor. Bu sene İstanbul’un caddelerindeki geçmiş yıllara oranla cılızlaşan sokak süslemeleri/bezemeleri gözümün önüne geliyor. Bir de geçmiş yıllarınkiler.

Türkiye’de yılbaşılar acaba ne zaman kutlanmaya başladı? 
Osmanlı Hanedanlığı dönemindeki takvim, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini başlangıç olarak alan ve “rumi, yahut miladi” takvimde 622 yılına rastlayan, “hicri takvim" idi.
“Hicri takvim” döneminde yılbaşılar; o gece, kadınlı erkekli yaygın bir cümbüş içinde kutlama geleneği yoktu.

Yılbaşı kutlamaları ne zaman ve nasıl başladı elimde kesin bir bilgi yok ama elektrik, ilk kez 1888 yılında  İstanbul Haliçte kurulan santralde üretilmeye başladı. Bu fabrikanın ürettiği elektriğin sokakları aydınlatması ise 1910 yılında başladı. 

Sokaklarda karanlığın hüküm sürdüğü İstanbul’da yılbaşı yaygın kutlanmazdı desem yanlış olmaz sanırım. 

Bu sene de yakın zamanlardaki gibi  cümbüşlü ışıltılı yılbaşılar gibi bir akşam olmayacağı ortada... Bir yanda pandeminin ulaştığı salgın boyutu öte yanda açtığı sosyal ve ekonomik yaralarla boğuşan bir Türkiye’nin neşesi bir sonraki yıl başına devir olacak gibi duruyor. 

Sadece Türkiye’de mi böyle? Tabii ki hayır... Tüm dünyada yılbaşına geri sayım başlamışken bir sessizlik ve ışıltısızlık hakim. Bu durum bile pandeminin ülkelerin değil, tüm insanlığın ortak meselesi olduğunu hatırlatmıyor mu? 

Tüm insanlığı ilgilendiren meseleler, tüm insanlığa ait değerlere bağlanarak ve o değerleri hayata geçirerek bertaraf edilebilir. Bu değerler İnsanlığın ortak bahçeleridir. Sanat ve bilim dallarında yeni çiçeklerin ne kadarını eklediğimiz sorusu ise ulusaldır. 

İnsanlığın yeryüzündeki macerasının adına uygarlık deniyor. Bu uygarlığa bakarak, insanın akılsız bir varlık olduğunu söyleyemeyiz ama akılcı davranma konusunda zorlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 
Şayet akılını kullanabilseydi insanlık, yani hem doğayla hem de kendi unuttuğu doğasıyla uyumlu yaşamayı becerebilseydi hepimizin malumu olan dünyaya ait meselelerden hangisi uzun ömürlü olabilirdi?  

2020 yılı bitiyor... Bu yıl, pandeminin ürettiği sağlık krizinin yanı sıra Dünya ekonomisinin küçüldüğü bir yıl da oldu. Sağlık nasıl ki insanlığın tümünü ilgilendiren bir sorun ise Dünya ekonomisinin küçülmesi de üretim ve bölüşüm üzerindeki etkileriyle uluslararası ilişkileri, sektörleri ve sosyal sınıfları doğrudan etkilemekte. 

Dünyadaki üretimin ve tedarik zincirindeki değişiklikler, işsizlikten, enerji fiyatlarına kadar bi çok şeyi etkiliyor. Petrol geliriyle yaşayan ülkeler yüzde 30 oranında GSYİH düşüşleri yaşıyorlar. Bu olumsuzluklar Covid19 pandemisi sonrasında da bir süre daha etkisini sürdürecek gibi. Umarız yaraların sarılma dönemi kısa sürer. 

İnsan iyiye, güzele ve doğruya tek başına erişemez. Tek başına bir insanın bilgisi sınırlı, gücü yetersiz daha da önemlisi, ömrü kısadır derler.  Bu sebeple insanların bilgi ve deneyimlerini birleştirmesine ve yeni bir dönem başlatmasına ihtiyaç var düşüncesindeyim. 

Bunları gerçekleştirmek için  insanoğlunun manevi sorumluluk almasına ihtiyaç olduğu da ortada. Yalnızca isteklerini, ihtiyaçlarını ve rahatını bilen insan, manevi sorumluluk duymayan insandır. Bu hal zamanımızın bir problemidir ama farkına varıp, üzerine gitmek son günlerinde olduğumuz 2020 de bir sorumluluk olarak iyice belirginleşiyor.

Böylesi gibi olmayacak, işsizlikten, çevreye, savaş ve çatışmalardan enerjiye ve sağlığa kadar herseyin iyiye gittiği bir yeni yıl dilerken, Lamartin’in Göl şiirinden Yaşar Nabi Nayır çevirisiyle birkaç dizeyi sizlerle paylaşmak istiyorum sevgili dostlar.

“Akıp giden saatin 
Kadrini bilmeliyiz.
İnsan için liman yok, 
sahil yok zaman için,
O geçer, biz göçeriz.”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar