En iyisi cevabı baştan verip, sonra açıklamasını yapmak sanırım.
Azerbaycan ve İsrail hem dost iki devlet ve belli ölçülerde dost iki halk ve hem de ortak çıkarları doğrultusunda iki iyi müttefik.
Bir süredir bu konu hakkında yazmayı düşünüyordum. Çünkü zaman zaman hem sosyal medyada hem medyada, Azerbaycan’ın İsrail’e petrol satışı, uluslararası politikada desteği, bazı konularda birlikte hareket ediyor olması ciddi tepkiler alıyor. Müslüman bir ülkenin İsrail’e neden bu kadar destek verdiği soruluyor, eleştiriliyordu.
Türkiye ve Azerbaycan yetkililerinin her fırsatta dile getirdikleri, “iki devlet tek millet” sloganı geçerli ise şayet, bu iki devletten birinin, uluslararası meselelerde diğerinin tam tersi pozisyonlar alması anlaşılacak şey miydi hem?
Son olarak Eurovision’da, Azerbaycan’ın İsrail’e tam puan vermesi bazıları için ciddi eleştiri konusu oldu. Bu konuyla ilgili, üniversite döneminden bir sınıf arkadaşımın, sosyal medyadaki tepkisel bir çıkışı üzerine, bu konudaki görüşlerimi yazıya döküp, paylaşayım dedim.
Önce işin sosyokültürel ve tarihi taraflarına bakalım.
Kuzey Kafkaslar, çok uzun süredir Yahudilere ev sahipliği yapan bir bölge. Türkler henüz Müslümanlığı kabul etmemişken, Hazar Türk Devleti, Yahudiliği devlet dini olarak kabul etmişti. Bu kabulün altında yatan sebeplerden birisi, Kuzey Kafkaslarda ve dolayısıyla bugünkü Azerbaycan topraklarında yaşamakta olan Yahudilerdi.
Yahudilerin huzurla yaşadığı bir bölge olması sebebi ile de zaman içinde İran ve Rusya topraklarından da Yahudi göçü alan bölge, yüzyıllardır Azerbaycan Türkleri ile Yahudilerin dostluğuna şahit olmuştur.
1800’lü yıllarda bölgeye hâkim olan Quba Hanlığı döneminde de Yahudiler koruma altına alınmıştır. Bugün, Dağ Yahudileri olarak adlandırılan halkın yaşadığı Kırmızı Kasaba (Krasniy Slobada) ise İsrail ve ABD dışında, bütün nüfusu Yahudilerden oluşan tek yerleşim bölgesi olarak bilinir ve Yahudi dünyasında değer verilir.
Eski dünya satranç şampiyonu Garry Kimovich Kasparov da aslen Kırmızı Kasaba kökenlidir. Ermenistan savaşı sırasında, 1992 yılında Suşa müdafaasında şehit olan ve bugün Azerbaycan halk kahramanı olarak kabul edilen Albert Agarunov da yine bu kasabadandır.
İfade etmek istediğim şu ki; Azerbaycan coğrafyasında Yahudi demek aslında İsrail demek değildir. Bu coğrafyada Yahudi varlığı çok eskiye dayanmakta ve İsrail’in esamesi okunmazken, bölge halkı ile Yahudiler, iç içe, dostça yaşamışlardır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) dağılıp bugünkü Azerbaycan bağımsızlığını kazanınca artık İsrail diye bir devlet vardı ve Türkiye bölgeye ne kadar önem verdiyse, İsrail de aynı şekilde önemle yaklaştı Bakü’ye...
Ülkedeki Yahudi varlığı ve bu varlığın huzurlu, sıkıntısız yaşamı, Yahudilere düşmanlık beslemeyen bir Müslüman ülke olması, İsrail’in Azerbaycan’a sıcak ve dostane yaklaşmasında önemli bir sebepti.
SSCB dağıldıktan sonra, İsrail’e göç eden bazı Azerbaycan Yahudilerinin de sıcak ilişkiler kurulmasındaki katalizör etkisi yadsınamaz.
Diğer önemli sebep ise bu dost Müslüman ülkenin, İran’a komşu olması ve İran ile ilişkilerinin, İran Azerbaycan’ında yaşayan 30 milyon Azerbaycan Türkü sebebiyle sorunlu olmasıydı.
Haydar Aliyev’in iktidara geçmesi ile birlikte bu dostça yaklaşım ve ilişkiler iş birliğine evrilerek bugüne kadar, sorunsuz bir şekilde geldi.
Ermenistan savaşı sırasında ve sonrasında Azerbaycan’ın savunma alanındaki en önemlisi destekçisi ve tedarikçisi İsrail oldu. Azerbaycan Birleşmiş Milletler (BM) ambargosu altında olmasına rağmen, Rusya dışında en önemli silahları hep İsrail devletinden tedarik etti.
Bizde olmayanları veya üretmekte olduğumuz ama milli olmadığı için veremediğimiz silahları İsrail hiç tereddüt etmeden sattı. Tabii ki parasını aldı, bazan fazlasıyla aldı ama Azerbaycan’a hemen hiç hayır demedi.
Bizim, bir zamanlar Ermenistan açılımı diye Azerbaycan bayrağını maçlara almadığımız dönemde İsrail oradaydı ve iş birliği içindeydi. Yahudi lobisi ABD ve Avrupa’da Azerbaycan’a hemen her zaman destek oldu.
Yukarıda belirttiğim üzere, Azerbaycan’ın Yahudiler ile yüzyıllardır olan iyi ilişkisinin yanında İran’a komşu olması ve Farslarla sorun yaşaması, İsrail açısından çok önemliydi. Azerbaycan üzerinden İran’ı daha yakından takip edebiliyor, hatta belki, İran’da yaşayan Azerbaycanlılar üzerinden istihbarat çalışmaları yapabiliyordu.
Bu dostluk, Ermenistan savaşına yönelik silah tedariki açısından olduğu kadar, sorunlar yaşadığı İran’la düşmanlığı sebebiyle Azerbaycan açısından da önemli ve değerliydi.
Yani aslında iki taraflı ama sağlıklı da işleyen bir çıkar ilişkisi, halklar arasında yüzyıllara dayanan huzurlu, dostane bir yaşam.
Azerbaycan; Yahudiler açısından tarih boyunca, önemli ve çoğunlukla huzur buldukları bir coğrafya, İsrail devleti açısından ise dost olduğu tek Müslüman devlet, ortak düşmana sahipler. Ona göre davranıyor, küstürmüyor.
Azerbaycan ise yüzyıllardır Yahudiler ile iç içe yaşamış, en zor zamanlarında hem İsrail’in devlet desteğini yanında bulmuş hem Yahudi lobisinin desteğini arkasında hissetmiş...
Niçin Azerbaycan İsrail’e petrol satmasın, şarkı yarışmasında puan vermesin veya İran’a yönelik istihbarat çalışmalarına destek olmasın ki?
Toprakları işgal altındayken kimden ne destek görmüş ona bakıyor, kim yanındaymış ona bakıyor...
Biraz magazin bilgisi de ister misiniz?
Rusya’nın en zenginler listesinde yer alan Azerbaycan kökenlilerin bir kısmı Yahudi, Aliyev’in eski damadı da bunlar arasında...