1. YAZARLAR

  2. Birol OĞUZ

  3. İşte en temiz enerji!
Birol OĞUZ

Birol OĞUZ

Köşe Yazarı
Yazarın Tüm Yazıları >

İşte en temiz enerji!

Çocukluk dönemim 1970’li yıllara denk geliyor. Yılmaz Erdoğan’ın şiirinde bahsettiği (Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman…) karbonmonoksiti bol dönemlerdi. Ankara’da hava kirliliğinden okullar tatil olur, nefesinizin tıkanması için sokakta iki soluk almanız yeterli olurdu.

Doğalgaz bilmezdik, soba ve kaloriferlerde linyit kömürü ve fuel oil yakılır, kok kömürü (bilenler bilmeyenlere anlatsın) ulaşabilirseniz kullanılabilirdi.

Temiz enerji, yenilenebilir eneri, yeşil enerji nedir bilmezdik. Enerjinin olması yeterliydi… Hatta sık sık enerjiniz kesilebiliyordu.

O yılları yaşayanlar için doğalgaz bile fazlasıyla temiz bir enerji kaynağıyken, bugün geldiğimiz noktada, fosil yakıtları terk edelim, kaynağımız yenilenebilir olsun ama temiz de olsun, hatta o da yetmez yeşil olsun tartışmalarını yaşıyoruz.

Sizi bilmem ama benim kafam biraz karışır oldu. Yenilenebilir enerji zaten temiz, hatta yeşil değil mi? Hidroelektrik yeterince temiz değilse nükleer nasıl temiz oluyor?

Kafa karışıklığımı biraz netleştireyim istedim, biraz araştırdım ama netleştim mi? Tabii ki hayır...

Enerjinin yeşil sayılması için kaynağının yenilenebilir olması gerekiyor ama bu yetmiyor. Aynı zamanda enerjinin üretimi sırasında sera gazı salmamanız şart. Hatta bu da yetmiyor, çevreye, doğaya da zarar vermeden elde etmeniz gerekiyor enerjiyi.

Ve bana sorarsanız böyle bir enerji kaynağı yok.

Rüzgâr tribünleri için dağ tepe yol açıp, ağaç kesiyoruz. Kullanılan metalin haddi hesabı yok. Güneş panelleri deseniz benzer sıkıntılar orada da var, hele işin içine akü girdimi ağır metale bulaşmamanız mümkün değil. Jeotermal deseniz, çıkarıldığı bölgelerde ciddi çevre sorunlarına yol açıyor. Sanki biyokütle en iyisi gibi. Hiç olmazsa hayvansal ve bitkisel atıkları değerlendirmiş oluyoruz.

Temiz enerji ise çoğunlukla, sera gazı salınımı ile ilgili. Sera gazı salınımı çok az bile olsa temiz enerji sayılabiliyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarının hemen hepsi temiz enerji kapsamına girebiliyor ama bazı yaklaşımlara göre nükleer temiz enerji sayılabilirken büyük hidroelektrik santraller temiz enerji kaynağı sayılmayabiliyor.

Oysa nükleerin yakıtı, öncesi ve sonrasıyla başlı başına bir felaket. Kurulumu ise büyük hidroelektrik santrallerden daha az zarar vermiyor çevreye.

Yenilenebilir ise adı üstünde, enerji kaynağımız tükenmiyor, doğada olan ve hep olacak olan kaynaklar ise bu tanıma giriyor.

Güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle... Bunlar yenilenebilir, sürekli yararlanabileceğimiz kaynaklarımız.

Enerjisiz yapamayacağımıza göre, tercihimizi fosil kaynaklardan yenilenebilir kaynaklara doğru kaydırmaktan başka çözüm yolumuz yok.

Karbonmonoksiti bol şehirlerden epey uzaklaştık ama suyumuzu içilemez, ormanlarımızı denizlerimizi yaşanamaz yerler haline getirmekten yine de çok uzak değiliz.

Güneş ve rüzgâr dönemsellik içerse bile bizlere yeterince enerji verecektir. Hidroelektrik ve biyokütle de bunları destekleyici unsur olarak her zaman elimizin altında, kullanmaya devam.

Peki nükleer?

20. yüzyılda devreye giren bu enerji türüne, yani nükleere gelince bir değil iki değil üç değil yüzlerce kere düşünmek lazım. Çok düşünüp çok az yararlanmak en iyisi olsa gerek.

Sera gazı salımı daha az diye nükleer kullanmaktansa yenilenebilir kaynaklar yetmediğinde doğalgaz bence daha iyi bir seçenek. Ya sizce?

Sizin kafanız da karışık mıydı bilmiyorum ama benimkini biraz da olsa toparladım sanki. Fakat son kertede yine aynı noktadayım.

En temiz (hem de yemyeşili) ve en ucuz enerji, tasarruf ettiğimiz enerji.

Önceki ve Sonraki Yazılar