1. YAZARLAR

  2. Mehmet KARA

  3. Özbekistan’ın mikro HES’leri ve Türkler
Mehmet KARA

Mehmet KARA

Yazarın Tüm Yazıları >

Özbekistan’ın mikro HES’leri ve Türkler

Türkiye 1960’lardan itibaren sanayileşme yolunda kör topal ilerlerken, 1970’lerdeki dünya petrol krizine tosladı. Sanayileşmenin yanında elektrifikasyonun da hızla geliştiği o yıllardan itibaren Türkiye’de enerji/ekonomi alanında iki yeni gelişme uç verdi. 

Bunlardan biri yerli kömüre dayalı çok sayıda elektrik santrali projesinin gündeme gelişiydi. Diğeri ise aynı zamanda sulu tarımın yaygınlaşmasını da hedefleyen, barajlı hidroelektrik santral projelerinin çoğalmaya başlamasıydı. Antalya Manavgat’taki Oymapınar Barajı projesini 1970’lerin sonlarına doğru, rahmetli pederin seçim propagandası için kullandığını, konuyu etrafındakilere büyük bir şevkle anlattığını az buçuk hatırlarım. “Goca Kel” dediği Süleyman Demirel’in başarılarını ballandıra anlatmanın hazzını yaşıyordu. Şaka değil, Barajlar Kralı da Demirel’in lakaplarından biridir. 

Her neyse. İki yıl önce, Altılı Masa tabir edilen, CHP öncülüğündeki muhalefet blokunda yer alan partilerle tek tek enerji politikaları konusunda röportajlar yapmıştım. İlginç görüş ve değerlendirmeler çıkmıştı ortaya. En ilginç çıkışlardan biri, Saadet Partisi temsilcisinden gelmişti: Türkiye’de yeni hidroelektrik santraller kurulmamalıydı, alternatif kaynaklara bakılmalıydı, çünkü yeni HES’ler geri dönülmez doğa tahribatına yol açıyordu. 

Oysa HES’ler Türkiye elektrik üretim filosunun en güçlü kollarından birini oluşturuyordu ki hala da öyle. Her neyse, Altılı Masanın Enerjisi röportaj serisindeki ilginç çıkışlar, o tarihlerde seçim atmosferi içinde çok fazla tartışılmadı ama sektörde ilgili çektiği kesin. 

Bugün bir yandan yeni HES projelerinin inşaatları devam ederken, çok sayıda proje de devam ettirilen fizibilite arayışlarıyla hala masada duruyor. Rafa kaldırılması ya da yatırıma dönüşmesi konjonktüre bağlı. Ayrıca mevcut HES’lerin rehabilite edilmesi, hibrit yatırımlarla sisteme daha güçlü destek verir hale getirilmesi, pompaj desteğiyle enerji depolama özelliklerini güçlendirilmesi üzerine de sayısız çalışma yürütülüyor. 

110 bin MW’a yakın kurulu gücün üçte birine yakınını temsil eder büyüklükte HES kurulu gücünün bulunması, bu alanda teknoloji geliştirme ve yerli ekipman üretme konusunu da hep gündemde tutuyor. Pompajlı HES’ler, türbinlerin ve gerenatörlerin rehabilite edilmesi, yerli türbin tasarlanıp üretilmesi gibi projeler de bunlar arasında yer alıyor. 

Ancak HES’ler konusundaki bunca tecrübeye rağmen Türkiye’nin dost ve kardeş ülkelere know how ihraç etme konusuna yeterli önemi verdiğini söylemek zor. Bu konu, Türk şirketlerin termik santraller alanında ciddi yatırımlar yaptıkları Özbekistan’ın Slovenya ile imzaladığı mikro HES’ler geliştirme anlaşması nedeniyle aklıma geldi. Açıklama, Özbekistan Yatırım, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan geldi. Anlaşma Slovenya’nın teknoloji alanındaki uzmanlığından, Özbekistan'ın ise endüstriyel büyümeye yönelik stratejik odağından yararlanılıp ortak projeler gerçekleştirilmesini amaçlıyor. 

Evet, gördüğünüz gibi, Türk şirketlerinin doğalgaz çevrim santralleri kurup işlettiği dost ve kardeş ülke Özbekistan ile benzeri bir işbirliği HES’ler konusunda neden yapılmıyor, yapılamıyor? 

Hidroelektrik Santralleri Sanayi İş İnsanları Derneği HESİAD başta olmak üzere, enerji sektöründeki dernekler bu konuda Enerji, Ticaret ve Dışişleri bakanlıklarının kapısını aşındırmalılar. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK bünyesindeki ilgili iş konseyi de bu işin takipçisi olmalı. 

Diyebilirsiniz ki, ülke içindeki projelere kaynak buldular da sıra başka ülkelerdeki projelere mi geldi? Biri diğerinin önüne koyulamayacak önemde iki konu bunlar. Zaten yatırımı yaptıracak ülke de sermayenin bulunmasına ön ayak olacaktır. Ayrıca Türk şirketleri yurt içindeki deneyimlerini ülke dışına taşıyarak ticari manevra alanlarını genişletme şansına sahip olacaklardır. 

Bu şirketler uzun dönemde yurt dışındaki ve ülke içindeki faaliyetlerinin birbirini desteklemesi sayesinde bölgesel oyuncular hale gelme şansını da yakalayabileceklerdir. Bugün elektrik üretimi, dağıtımı ve ticareti alanında Gürcistan’da, Kazakistan’da Kırgızistan’da, Ukrayna’da,Romanya’da Bulgaristan’da, Kosova’da, Makedanya’da, Bosna Hersek’te faaliyet gösteren Türkiye’den çok sayıda oyuncu bulunduğunu göz önünde bulundurursanız, bunun güçlü bir sinerji yaratacağını da görebilirsiniz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar