Değerli okuyucular, önce bazı rakamlar ve sayısal verileri ortaya koyalım istiyorum.
Böylece yorum yapmak çok daha kolay olacak.
- 2021 Ocak ayı itibariyle, Rus limanlarından kalkan ham petrol tankerlerinin boşaltım limanları yüzde 75 oranında AB ve G7 ülkeleri iken 2022 Ekim ayı itibariyle bu oran yüzde 35’e gerilemiş durumda.
- 2022 Ocak ayı itibariyle, Rus ham petrolünün AB ve G7 dışı ülkelere (ağırlıklı olarak Çin ve Hindistan) haftalık ithalatı 0.2 milyon ton iken Ekim 2022 itibariyle günlük milyon ton mertebesine ulaştı.
- Rusya’nın tankerlerle gerçekleştirdiği ham petrol ihracatı, 2021 yılında haftalık 1.5-3.0 milyon ton civarında gerçekleşirken bu rakamlar 2022 yılı için 2.0-3.5 milyon ton aralığında gerçekleşir hale geldi.
- Genel olarak Rusya'nın fosil yakıtlar ihracatı miktar olarak 2022 Temmuz’undan itibaren düşüş göstermeye başlamakla birlikte (2022 Haziran’a göre yüzde 6), bu satışların parasal tutarında bir gerileme yaşanmıyor.
- Çin’in ham petrol ithalatı 2022 yılında genel olarak düşüş göstermekle birlikte, Rusya’dan yaptığı ithalat artış gösterdi.
Benzer başka sayısal verilere ulaşmak ve burada yer vermek mümkün. Ancak gidişatı göstermek, sağlıklı bir yorum yapmak açısından yukarıdaki verilerin yeterli olacağını düşünüyorum.
Ukrayna işgali sonrası Rusya doğal gaz ve petrol ihracatında önemli yaralar aldı, çok ciddi kan kaybına uğradı. Ama sonuçta ticaret bu, faydaya, çıkara dayalı bir faaliyet. Bu nedenle de hızla kendi dengesini kuruyor.
Doğalgaz ihracatında ise değişim biraz daha zaman alabiliyor. Öyle ya, boru hatlarının yerini ya da yönünü bir anda değiştiremiyorsunuz, LNG kapasitenizi de aniden artıramıyorsunuz. Ham petrolde tankerlerin gideceği limanları değiştirmek çok daha kolay.
G7 ve AB diye toparlayabileceğimiz grup Rusya’yı, petrol ve doğal gaz gelirlerine balta vurarak cezalandırmaya çalışırken Çin, Hindistan, Mısır, Türkiye ve Azerbaycan gibi bazı ülkeler ise bu durumdan kendilerine fayda sağlamaya dönük girişimlerde bulundular. Bunlar Rus petrol ve doğalgazını gerek kendi kullanımları için gerekse üçüncü taraflara satış/ihracat (reexport) amaçlı satın almaya yönelik, ambargoyu etkisiz kılacak girişimler olarak karşımıza çıkıyor.
Belirsizliklerin fiyatlar üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle miktar düşse bile gelirlere aynı ölçüde yansımaması, Rusya’ya uygulanan ambargonun bugüne kadar istenen sonuçlara ulaşmasını engelledi.
Çin ve Hindistan ham petrol ihracatı içerisinde Rusya payını artırmaya, sağlanan fiyat avantajları ile birlikte devam ettikleri sürece uygulanmaya çalışılan ambargo petrol açısından çok da verimli olmayacak.
Avrupa Birliği devreye sokmak istediği tavan fiyat uygulaması ile kendi kontrol edebileceği ülkelerin tankerlerine ve Rus petrolünü işleyip satan rafinerilere getireceği kısıtlamaların belki de daha etkili sonuçlar doğuracağı düşünebilir. Ancak bu da zaten Covid 19 pandemisi yüzünden zarar görmüş ve doğrulmaya çalışan dünya ticaretine gereksiz bir müdahale olarak algılanabilir.
Avrupa için bu kışın söylendiği kadar enerji sıkıntısı içinde geçmeyeceği görülüyor. Biraz tasarruf, biraz da kaynak çeşitlendirmesi sayesinde Game of Thrones’daki “Winter is coming” kabusu sona erdi gibi.
2023 yılı içinde, özellikle AB’nin daha uzun vadeli planlar yapmasını sağlayacak zamanı olacaktır. Çin’in büyümesine paralel olarak dünyadaki enerji ihracat ve ithalatının biraz eksen değiştirmesiyle yeni dengesine oturacağını da öngörmek mümkün.
Çin ve Hindistan Rus kaynaklarına yönelirken, bunların ithalatı azalttığı kaynaklar AB ve G7’ye kayacak, arada ufak oynaklıklar olsa bile dünya ticareti kendi yeni dengesini bulacaktır.
Burada üzerinde düşünülmesi gereken nokta, Rusya’nın doğu pazarı ile sınırlandığı sürece orta vadede ciddi gelir kaybına uğrayacağıdır. İpek Yolu tüccarlarına biraz ihtiyatlı yaklaşmak lazımdır diye düşünüyorum.